ÖN SÖZ
XX. asrın başlarından itibaren İslâm dünyasını ve bu arada memleketimizi tesiri altına alan, dinî gerçekleri inkâr edici Materyalizm ile felsefî bir düşünüş olarak yersiz bir gurura ve şuursuz bir inkâra saplanan Pozitivizm, tesirlerini maalesef hâlâ sürdürmektedirler. Buna, yarım asırdan beri, yüzyıllardır insanlığın bunca emeklerle elde ettiği manevî değerleri ortadan kaldırmayı hedef edinen kaba ve yıkıcı komünizmin, devletler eliyle yürütülen tahrip hareketleri de katılanca, asrımızın iman sahasındaki keşmekeşliği, üzüntü ile belirtelim ki, had bir safhaya ulaşmış oldu.
XIX. yüzyılda Avrupa’yı kasıp kavuran materyalizm ve pozitivizm fırtınası, bugün, orada -hiç olmazsa fikir plânında- mağlûp edilmişse de memleketimizin semalarından henüz uzaklaşmış değildir. Şarkın, son asırlarda kapıldığı taklid ibtilâsı yüzünden bunun bir müddet daha böyle devam edeceği anlaşılmaktadır.
Allah’ın varlığı dinlerin temelini teşkil eder. “Ulûhiyyet-nübüvvet-âhiret” diye üç noktada hulâsa edilen İslâm iman esaslarının da en ehemmiyetli unsuru yine Allah’ın varlığı ve birliğidir. Bu sebeplerle, İslâmî ilimlerden akaidi (tevhid ve kelâmı) kendime ihtisas dalı seçerken, ilk araştırmanın, bu önemli mevzuda olmasını tercih ettim. Bu, akaid ilminin ilk meselesini teşkil ettiği gibi memleketimiz ihtiyacına da uygun bir mevzu görünmektedir.
Araştırmamızın büyük bir kısmı, belki bugünün her ferdine hitabetmiyecektir. Fakat sağlam bir kaideye dayanmak ve bugün ne yapmamız gerektiğini tesbit edebilmek için dünü bilmek mecburiyetini hissettik. Bu sebeple meseleyi başlangıçtan alarak bugüne kadar getirmek, bugünkü ihtiyacı ve giderilme yolunu göstermek istedik. Bununla beraber zamanımızın isbât-i vâcib delillerinden de epeyce örnekler verdik.
Metod ve Kaynaklar
“İslâm kelâmcıları ve filozoflarına göre İSBAT-İ VÂCİB” (Allah’ın varlığı) adını taşıyan araştırmaya “Kur’an’da isbât-i vâcib” ile başlanmıştır. Mevzua, İslâm akaidinin yegâne ittifak edilmiş kaynağını teşkil eden “kitab”dan başlamak en tabiî yol kabul edilmiştir. Kur’an isbatından, umumî manzarasıyla akla dayanan veya hiç olmazsa ona geniş çapta pay ayıran kelâm ve felsefe isbatlarına geçebilmek için, İslâm tefekkür tarihinde, özellikle itikad sahasında akla yer verici cereyanın (kelâmın) doğuşunun ve bu meyanda Selefiyye ve Halefiyye arasındaki mücadelenin aydınlatılması da lüzumlu görülmüştür.
Tarihî silsile ve fikrî asalet bakımından kelâm cereyanı felsefe cereyanından önce olmakla beraber, kelâmcılar bahsi günümüze kadar sürüp gelen bir mevzu olduğundan İslâm filozoflarına göre isbat öne alınmıştır. Kelâm yoluyla isbât-i vâcib, ilk kelâmcılardan, yani Mutezileden başlatılarak, Eş’arî ve Mâtürîdî olmak üzere Ehl-i Sünnet kelâmı birlikte yürütülmüş ve devir devir asrımıza kadar gelinmiştir. Araştırmanın bu kısmında tez neticeye bağlanmıştır.
Araştırmaya bir lâhika olarak eklenen, “Asrımızda isbât-i Vâcib” bölümünde; XX. asırda İslâm dünaysına tesir eden inkarcı cereyanlar kısaca gözden geçirilmiş ve sonra da yeni isbat delillerinden örnekler verilmiştir. Bu arada Orta Çağ’dan günümüze kadar batı dünyasının isbat delillerine de temas edilmiştir.
Tezin işlenmesinde tarihî silsileye riayet edilmiş, görüşler, mezhepler, devirler ve müellifler arasında mukayeseler yapılmış, tesir ve teessür noktalarının tesbitine çalışılmıştır. Tezin netice kısmı okunduğu takdirde görüleceği üzere araştırmamız, her asırda olduğu gibi günümüzde de en uygun ve müessir isbat metodunun “Kur’an Metodu” olduğu sonucuna varmıştır.
Kur’an’ın isbat metodunun tesbiti için, Kur’an-ı Kerim nüzul sırasına göre tamamen okunmuş ve ilgili görülen âyetler mevzularına göre gruplandırılarak işlenmiştir. Gerek İslâm felsefesi, gerek kelâm ilmi isbat delillerinin tesbitinde ise, imkân nisbetinde ilk kaynaklar incelenmiş, tekrardan ve lüzumsuz uzatmalardan kaçınmak için aynı mahiyetteki kitapların orijinal ve dolgun olanları tercih edilmekle iktifa olunmuştur. Araştırmanın ikinci bölümündeki Cem’ Devrine âit müstakil isbât-i vâcib risalelerinden bulunabilenler tanıtılmıştır. Ele geçirilemeyen risalelerin mevcud olması muhtemeldir. Yeni isbat delilleri için daha çok garp kaynaklarından faydalanılmıştır.
Şekil ve İmlâ
Araştırma üç bölümden meydana gelir: Kısa bir girişten sonra birinci bölümde “Kur’an’da isbât-i vâcib” ile “İlahiyatta aklın rolü” mevzuları işlenmiştir, ikinci bölüm “İslâm filozoflarına göre isbât-i vâcib”, Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet’ten olmak üzere “Kelâmcılar arasında isbât-i vâcib” ve hicrî VII. asırda başladığına kani olduğumuz “Cem’ devri ve isbât-i vâcib risaleleri” mevzularını ihtiva eder. Asrımız isbât-i vacibine tahsis edilen üçüncü ve sonuncu bölüm ise “İslâm dünyasındaki cereyanlar”, “Kelâm ilminde yeni çığır” ve “Yeni isbât-i vâcib yolları” konularını ele alır. Her bölümün kısımları, kendi aralarında, romen rakamlarıyla numaralanmıştır.
Bölümlerin romen rakamlarıyla ayrılan kısımlarının her biri l’den başlamak üzere kendi arasında müteselsil ve müstakil dip notları taşır. Metinde geçen şahıs isimlerinin vefat tarihleri, ismin ilk geçtiği yerde ve tekerrürü halinde aralıklı olarak gösterilmiştir. Tarihler, önce hicrî olmak üzere bir taksim çizgisiyle hicrî ve milâdî şeklinde kaydedilmiş, ayrıca (h.m.) işaretleri konulmamıştır. Yabancı müelliflerle muasır müelliflerin tarihleri ise, doğum ve vefat olmak üzere sadece milâdî olarak belirtilmiştir. Müelliflerin yaşadığı zamanı tanıtan bu tarihler, ayrıca bibliyografyada da yer almıştır.
Kitap ve müellif isimleri metinde ve dipnotlarında, iltibasa mahal vermiyecek tarzda kısa zikredilmiştir. Müelliflerin şöhretlerine göre alfabetik olarak tertip edilen bibliyografyaya tam isimler ve gerekli malûmat dercedilmiştir.
Şahıs, kitab vb. isimleriyle bazı arapça kelime, terkib ve kısa ibareler, telâffuza riâyet eden bir transkripsiyonla yazılmıştır. Türkçe eserler ve son asır türk müellif isimleri transkripsiyona tâbi tutulmamıştır. Tezin hazırlanmasında başvurulan kaynaklar ve indeksler araştırmanın sonunda yer almıştır.
Yardımcı tezin hazırlanmasında olduğu gibi bu araştırmanın her safhasında, zengin kütüphanesi, engin bilgisi ve değerli tecrübelerinden çok istifade ettiğim hocam Prof. Muhammed b. Tâvît et-Tancîye şükranlarımızı arz ederim.
Şevval 1390 (Aralık 1970)
Bekir TOPALOĞLU