ÖN SÖZ

Sorumluluk, insanın hayatına yön veren, onu amaçsız yaşamaktan kurtaran bir rehberdir. Her ne kadar sorumluluk sahibi olma duygusu insanın fıtratında varsa da bunun körelmesi ya da geliştirilmesi insanın elindedir. Sorumluluk duygusu gelişmiş kişiler, sahip olduğu nimetlerle birlikte bazı vazifeleri de yüklenmek, kazandıkları birtakım haklarla beraber sorumluluklar da taşımak durumunda olduklarının farkındadır. Üstlerine düşeni yerine getirdikçe mutlu ve huzurlu olurken, yerine getirmedikleri her mesuliyet, onları derin bir huzursuzluğa sevk eder.

İnsan öncelikle kendisini yoktan var eden Allah’a karşı sorumludur. Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşamak, kişinin Allah’tan geldiğinin, O’na ait olduğunun ve nihayetinde O’na döneceğinin farkında olmasıdır. Ne zaman ve nerede olursa olsun her şeyi gören, duyan ve bilen Allah’ın kendisiyle beraber olduğunu hatırında tutmasıdır. Bu bilinçle hayatına yön vermesi, attığı her adımı bu şuurla atmasıdır.

İnsanın aynı zamanda kendisine, ailesine, akrabalarına, topluma, içinde yaşadığı canlı ve cansız çevreye karşı da sorumlulukları vardır. Bu görev alanı öncelikle kişinin kendisinden başlar. İnsan, bedeninin ve ruhunun ihtiyacını karşılayarak kendisine gereken bakımı ve özeni göstermekle yükümlüdür. Aile bireylerinin ihtiyaçlarını gidermek, mutluluklarını ve hüzünlerini paylaşmak, onların eğitim, barınma, giyim ve yeme-içme gibi maddî ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra onlara duygusal ve ruhsal destek sunmak, iyi davranmak ve güzel ahlâk aşılamak her bireyin sorumluluğudur.

Sorumluluğun diğer halkalarında akrabalar ve komşular vardır. Allah Teâlâ, akrabalık ve komşuluk bağlarının canlı tutulmasına özen göstermemizi emretmiştir. Ayrıca mümin; toplumun maddi ve manevi anlamda ilgi ve desteğe muhtaç kesimleri olan dullar, yetimler, öksüzler, kimsesizler ve mülteciler ile ilgilenmekle de yükümlüdür.

Sorumluluğun bir diğer yönünü ise insanın içinde yaşadığı tabiata karşı görevleri oluşturur. Bitkiler, hayvanlar ve diğer canlılarla ortak yaşam alanı olan tabiatta mevcut dengeyi korumak, yeryüzünün şerefli halifesi olan insanın vazifesidir. Nitekim Allah Teâlâ, insanın kâinattaki bütün varlıklara karşı merhamet ve iyilik üzerine kurulu bir ilişki tarzı geliştirmesini ister ve yarattığı muhteşem dengeyi koruması konusunda onu uyarır.

İnsan olmanın onurunu ve sorumluluğunu hayatının her anında yaşayarak gösteren ve bizlere eşsiz bir örneklik sunan Sevgili Peygamberimizin hadislerinden derlenen bu çalışma, hayatımızı hadisler ışığında yeniden değerlendirmek ve şekillendirmek için okurlarına fırsat sunmayı amaçlamaktadır.

40 Hadiste Sorumluluk Bilinci Epub3