İmkanlar ve makamlar emanettir. Emanete özen gösterip sahip çıkmak imanın gereğidir.
Her imkan Allah’ın rızasına uygun kullanılmalıdır.
Adalet, ehliyet ve iyi niyet imkanları kullanırken esas olmalıdır.
Elbette öncelik Allah rızasıdır. O’nun rızasını gözetmek demek, yapılan her işin emir ve yasaklarına uygun olmasına dikkat etmek demektir.
Kişi mümin işi münkir olmamalıdır.
Kendisine emanet edilen makam ve imkanı kullanan kişi “Bu imkanı hiçbir hassasiyeti ve ölçüsü olmayan bir başkası kullansaydı da aynısını yapardı” dedirtmemelidir.
Öncelikler kaybolmamalıdır!
“Ey iman edenler! Allah ve rasülünün önüne geçmeyin.” (Hucurat, 1)
Yani hiç kimseyi ve hiçbir şeyi öne geçirmeyin!
Kendinize bahaneler icat edip yanlışınızı meşrulaştırmaya çalışmayın!
“Allah bakışların hainliğini de kalplerin gizlediğini de bilir.” (Mümin, 19)
İman kalbe yerleşmemişse kalpte hastalık vardır.
Kalpteki hastalık ise kişiyi Rabbinden uzaklaştırır: (Bakara, 10; Maide, 52; Enfal, 49…)
Eğer iman kalbe yerleşmiş, ele ayağa,sokağa,caddeye velhasıl hayata yansımamışsa idrakte problem vardır:
“İnsanlar, imtihan edilmeden sadece ‘iman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı zannettiler?” (Ankebut, 2)
Unutmak bazen felakettir!
Allah’ı unutmak,hesabı unutmak.
Unutan unutulmaya mahkum olur:
“Allah’ı unutanlar gibi olmayın! Bu sebeple Allah da onlara kendilerini unutturmuştur. İşte onlar yoldan çıkmış olanlardır.” (Haşr, 19)
“Müttakî olanlara şeytandan bir vesvese dokunduğunda hemen (Allah’ı) hatırlayıp gerçeği görürler.” (Araf, 201)