Ne zaman sen yaklaşsan, kalbimizde tarifsiz bir heyecan oluyor. Senin gelişinin arefesinde koşuşturmalar, hazırlıklar başlıyor. Davetler, ziyaretler, izzet ve ikramlar, evrâdu ezkârlar ve daha nicesi…

Ve nihayet hilali parıldıyor Ramazan’ın hasretle bekleyen gözlerimizde. Allah’ım hamd sana şükür sana yeniden kavuşuyoruz mübarek Ramazan’a.

Ramazan; Ey Allah’ın zamana akseden lütfu. Ey bizi Allah’a ulaştıran mukaddes zaman…30 gün… Otuz bin defa kalplerimizin aydınlandığı mübarek ay…

Evvelinde rahmet bulutları sarar dört bir yanımızı. Rabbimiz affeder ortasında cümle günahlarımızı, sonunda cehennemden azad eder biz kullarını… 

Ramazan, sen ki ruhumuza tuttuğumuz ayna. Sen ki gariplerin, yoksulların ümit kapısı. Dilimizle, elimizle,  kalbimizle tuttuğumuz oruç. Sen niyetsin.  Sen iftarsın.  Sabırla çoşan ruhumuz ve ezanın ardından sofraya buyur edildiğimizdeki sükût ve nihayet Mevla’ya ettiğimiz şükürsün.

Ramazan, bizi, hayra, iyiliğe, güzelliğe çağırır durmaksızın. Rabbimin diriliş muştusu yeniden sarar kuşatır zamanı. Kutlu ay, kulluk şuurunu yaşatır tekrar tekrar… Topyekün bir uyanışla iftarı-sahuru yaşarken, cennet soluklu saflarda topluca teravihler kılınırken, seherler beklenir. Oruçlu günlerinin rehaveti çökerken bedenlere, susuzluk anbean yoklarken, kururken boğazlar yutkunup durulur ve açlık derinden hissedilir. Ve işte her Ramazan bir terbiye mevsimidir.

Ramazan; hem Kur’an ve oruç, hem merhamet ve şefkat, hem de af ve gufran ayıdır.

Ramazan, Kur’an’ın nazil olmaya başladığı aydır. Nitekim “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara, 2/185) ayeti bunu ne kadar güzel anlatmaktadır.

İslam’ın beş temel esasından orucun farz kılındığı, merhamet duygularının zirveleştiği bir aydır Ramazan.  Bu ayda gece ve gündüz gerçekleştirilen Kur’an tilavetleri, hatimler ve mukabeleler insanda manevi bir haz meydana getirir.

Arınmadır Ramazan. Oruçla arınan bedenler gibi ruhlarda arınır kirlerden. Arındıkça hafifler, hafifledikçe yücelir insan.

Huzurdur Ramazan. Açılır cennet kapıları, kapanır cehennem kapıları vurulur şeytanlar zincirlerine o geldiğinde. Gündüzleri oruçla, geceleri kıyamla anlamlı kılınan Ramazan ayı, bizlere ömrü bereketli hâle dönüştürmenin eğitimini verir. Tutulan oruçlarla Sevgili Nebi’nin “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İmân, 28.) müjdesi gönüllerimizde hissedilir.

Sabırdır Ramazan. Dünyeviliğin, doyumsuzluğun derinliğinde kaybolan ruhlar, yoklukla pişer, sabırla kemale erer. Oruçla açlık ve susuzluk çeken insan, yoksulun, muhtacın halini anlar ve az ile yetinmenin değerini daha iyi kavrar. Oruç sayesinde mümin imanın lezzetine varır.

Merhamettir Ramazan. Yanı başımızdaki ve uzağımızdakinin halini anlama zamanıdır Yetim ve öksüze şefkat, yaşlıya evlat,  kimsesize kimse, çaresize çare olabilmektir.

Gönül yapmadır Ramazan. Kırık kalplere, yaralı yüreklere merhem olabilmektir. Bozulan araları düzeltmeye en uygun ortamdır.    

Bir hatırlatma ve bir uyarıdır Ramazan. Kendini unutanlara, ahirete hazırlanmaktan uzak duranlara bir fırsat iklimidir. Silkinme, uyanma gayreti elden bırakmama çabasıdır. Aklımızı, düşüncelerimizi, duygularımızı, gönlümüzü, ruhumuzu, davranışlarımızı toparlamanın yoludur. İhmal ettiğimiz iç dünyamızı imar etme seferberliğidir.

Paylaşmaktır Ramazan. Verilen zekâtlar, sadakalar, fitreler ile gerçekleştirilen iftar davetleriyle kalplerin pasını silen hayırlı adımlardır. Bu adımlarla gönül köprüleri kurar, güçlenir kardeşlik. Kaybolur sınırlar, yakınlaşır uzaklar.

Şimdi Ensar duyarlılığıyla Ebu Zer gibi dünyayı anlama zamanı. Geçici dünyanın malını değil, ebedi ahiret yurdunun sermayesini biriktiren Peygamber aşığı Ebu Zer gibi… Ebedi hayata açılan kapının anahtarı elimizde. Vermek, infak etmek ve kardeşçe paylaşmak... Şimdi sarp yokuşu aşmanın tam zamanı. Vermek, “Ey Âişe! Geriye bıraktığın değil, dağıttığın bizimdir." (Tirmizî, Sıfatu’l- Kıyâme, 35.) diyerek saadet asrından seslenen Efendimize uymaktır.

Gelin daha bereketli ve hayırla geçirebileceğimiz güzelliklere kapı aralayacağımız on bir ayın sultanı Ramazan'a kendimizi, nefsimizi ve gönüllerimizi açalım.

“Hoş geldin”… diyerek karşılayacağımız Ramazanı, yüreğimizde hissedelim.

Şu Ramazan ikliminde hep beraber bir olalım, beraber olalım.

Ebedi nimetlere kavuşmanın hazzını yaşayalım.

Ramazan’ın gönül dünyamıza kazandırdığı güzellikleri tüm yaşamımıza aktaralım.