Abbasi halifelerinden Harun Reşid için anlatılır. Kimi kaynaklarda başka gönül ehli insanların, idarecilerin de benzer vasiyetlerde bulunduğu söylenir ama kimin söylediği, kimin bu vasiyette bulunduğu çok ta önem arz etmemektedir. Biz hikâyemizde Harun Reşid’i esas alacağız.
Harun Reşid hastalanınca, etrafında bulunanlara; “ben ölünce, yıkayıp kefenledikten sonra tabutuma koyunca sağ kolumu tabutun dışında bırakın. Kolum tabutun dışına sarkmış vaziyette çarşı-pazardan beni geçirip kabristana öylece götürün” demiş.
“Efendim” demişler, o zaman malum olduğu üzere Abbasi Halifesidir hazret… “Bu daha evvel hiç yapmadığımız bir uygulama. Neden böyle yapalım ki?”.
Merhûm halife çok ibretli bir cevap vermiş:
“İnsanlar, devlet başkanının bile bu dünyadan elinin boş gittiğini görsünler!”
Ellerimizin, ayaklarımızın, gözlerimizin, kulaklarımızın ve derilerimizin de şahitlik yapacağı, her bir şeyi gizlemeden sayıp dökeceği büyük bir gün var önümüzde…
Sıkça okuduğumuz Yasin Suresinde:
“O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.” (Yâ-Sîn, 36/65) buyurur.
Onun için ellerimizle neler yaptıysak, gözlerimizle nelere baktıysak, dillerimizle neleri söylediysek ve kulaklarımızla neleri işittiysek, vücudumuzu nerede yıprattıysak ona dikkat etmeliyiz. Rabbimizden sıkça niyâzımız bizleri daima yolunda istihdâm eylemesi üzerine olsun. Bedenimizi, vücudumuzu yolunda yıpratabilmeyi nasip eylesin ki, yarın huzuruna çıktığımız zaman bize fayda verecek, âhirette yüzümüzü aydınlatacak güzel bir halimiz olsun.
Dünyadan kabre götürebileceğimiz tek dünyalık-o da nasip olursa-kefendir. “Bizi ebedi bırakacağını zannederek mala,makama,servet ve şehvete yönelmek Allahı ahireti ve hesabı unutmaktır.
Merhametli Rabbimiz, kendi yolunda yorulmuş ve fakat sevgisiyle, muhabbetiyle yoğrulmuş, rızasına talip kullarından olmayı cümlemize nasip eylesin, ihsân eylesin.
-