Ön Söz
Her türlü övgü âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Bütün nimetlerinden dolayı O’na hamd eder ve O’ndan yardım dileriz. Allah birdir. Her şeyi yaratan O’dur. Bütün yaratılmışları tedbir edip koruyan da O’dur. Allah (c.c.), kerem sahibidir, rahmeti her şeyi kuşatmıştır. O, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Allah (c.c.), bütün beşeriyete İslam dinini ihsan buyurdu, bu dini kemale erdirdi ve üzerimize olan nimetlerini tamamladı. Allah, Kur’an-ı Kerim’ini, son peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.)’e indirdi de ona: “(Resulüm!) Bu Kur’an’ı sana indirdik ki, insanlara Rabbileri katından neler indirildiğini onlara açıklayasın.” buyurdu.
Allah (c.c), yaratılmışların en hayırlısı olan Resul-i Ekrem’i, bütün beşeriyete son peygamber olarak gönderdi. Onu Kur’an-ı Kerim ve sünnetlerle mükerrem kıldı; kendilerine “Cevamiü’l Kelim” (az söz ile çok manalar ifade etme) özelliği verdi. Resul-i Ekrem (s.a.s.) de risalet görevini tebliğ etti; emaneti yerine getirdi, ümmetine en güzel nasihatlerde bulundu ve sonuçta Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Size iki emanet bırakıyorum. Benden sonra siz, bu iki esasa sarıldığınız sürece (hak yoldan ayrılmaz) sapıklığa düşmezsiniz. Bunlardan birincisi Allah’ın kitabı Kur’an, ikincisi de Resulünün sünnetidir.”
Salatü selam Resul-i Ekrem Efendimizin, onun âl ve ashabının, ve hesap gününe kadar iyilikle onlara uyanların üzerine olsun.
Allah Teâlâ Resul-i Ekrem Efendimize “Cevamiü’l Kelim” özelliğini verdi. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber’in kendileri de: “Bana ’Cevamiü’l Kelim’ (özlü ve kapsamlı sözler) verildi” buyurmuşlardır. Resul-i Ekrem Efendimize verilen özlü sözler iki kısma ayrılır:
Bunlardan birincisi Kur’an-ı Kerim’dir. Hz. Peygamber’in en büyük mucizesi olan Kur’an-ı Kerim, baştan sona kadar “Cevamiü’l Kelim”dir. Zira Kur’an, âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’nın kelamıdır, okunan vahyidir. Kur’an’ın lafzındaki güzelliği, bu lafızların içerdiği engin manalar, bilgi sahibi olan, aklı eren herkesi hayran bırakmıştır. “Cevamiü’l Kelim” ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’den bir iki ayetin meallerini örnek olarak zikretmek yeterli olacaktır:
“Göklerde ve yerde bulunan her şey, Allah’ı tesbih etmektedir. O, azizdir (her şeye galiptir), hâkimdir (hikmet sahibidir). Göklerin ve yerin mülk (ve tasarrufu) O’nundur; hem diriltir, hem öldürür. O, her şeye kadirdir.”
“Gerçek şudur ki Allah adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; çirkin olan (her) şeyi, fenalığı ve haddi aşmayı yasaklar. Tutasınız diye O, size öğüt verir.”
Büyük âlimlerden Merhum Hasan el-Basrî, ( öl. H. 110 ): “Âlemde iyilik adına her ne varsa bu ayet-i kerime onları emretmiş ve kötülük olarak da ne varsa, onların da yasak olduğunu bildirmiştir.” demiştir.
Bilgi, aklıselim ve hikmetle bakıldığında bu ayet-i kerimelerin, özlü sözlerin en üstün örnekleri olduğu apaçık olarak görülür.
“Cevamiü’l Kelim”in ikinci kısmı ise Resul-i Ekrem (s.a.s.) Efendimizin ifade buyurduğu kendi sözleridir. Bu husus, Cenab-ı Hak tarafından Resul-i Ekrem Efendimize verilmiş bir özelliktir.
“Cevamiü’l Kelim” ile ilgili müstakil eserler yazılmıştır. Bunların en kapsamlı olanlarından biri de Ebu Abdillah Muhammed b. Seleme el-Kudaî’nin (öl. H. 452 ) hazırladığı ve 1317 yılında İstanbul’da da tab edilen “eş-Şihab fî’l Hikemi ve’l Emsali ve’l Âdab” adlı eseridir.
Daha sonra İmam ve Hafız Ebu Amr b. Salah (öl. H. 643 ) Resul-i Ekrem Efendimizin “Cevamiü’l Kelim” hadislerinden 26 hadis-i şerifi bir araya getirmiş ve bunlara “el-Ehadisü’l Külliye” (kapsamlı anlamı olan hadis-i şerifler) adını vermiştir.
Bu hadis-i şerifler hakkında İslam âlimleri: “Bunlar; İslam dininin dayanağı, dinî hükümlerin yarısı veya üçte birine denktir.” gibi değerlendirmeler yapmışlardır.
Daha sonra büyük âlim, fakih, zahid, İmam Muhyiddin Ebu Zekeriyya Yahya b. Şeref en-Nevevî, bu 26 hadis-i şerif üzerine 16 hadis-i şerif daha ilave etmiş ve bir araya getirdiği bu esere “el-Erbaîn” (kırk hadis) adını vermiştir.
İmam Nevevî, bu eserine yazdığı ön sözünde de belirttiği gibi bunları, “Sahih” olan hadislerden ve çoğunlukla Buhârî ve Müslim’in “Sahiheyn” adlı eserlerinden almıştır. Kolayca öğrenilsin ve okuyanların zihinlerinde yerleşsin ve bu hadis-i şeriflerin yararları daha geniş kitleleri kapsasın, düşüncesiyle de hadis-i şeriflerin sadece metinlerini “el-Erbaîn” adlı kitabına almıştır.
Bu hadis-i şeriflerin bereketi; manalarının kapsamlı oluşu, bu hadis-i şeriflerde Resul-i Ekrem (s.a.s.) Efendimizin sünnetinin en veciz bir şekilde beyan buyurulması ve İmam Nevevî’nin halis niyet hikmetleri nedeniyledir ki “el-Erbaîn” (Kırk Hadis) adlı bu eser, İslam âleminin takdirine mazhar olmuştur. Daha müellif hayatta iken kendisi gibi âlim olan Şeyhülislam Takıyyüddin b. Dakîkü’l Îd (öl. H. 702 ) bu mühim esere veciz bir şerh yazmıştır.
Günümüze kadar “el-Erbaîn” (Kırk hadis) adlı bu esere sadece Arap dilinde ellibir kadar şerh yazılmıştır. Bu şerhlerin bir kısmı matbudur. En yararlı şerhlerinden (açıklama ve yorumlarından) biri de Allame Sadüddin Teftezanî’nin (öl. H. 791 ) yazdığı şerhtir. Bu şerh, 1316 yılında zamanın ilgili Bakanlığın izniyle İstanbul’da basılmıştır.
“el-Erbaîn” (Kırk hadis) çeşitli dillere çevrilmiştir. Aslı ile birlikte Avrupa dillerine de çevrilmiş ve basılmıştır.Bu mühim eseri büyük âlim ve Muhaddis Ahmed Naim Efendi de dilimize çevirmiş ve daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığınca bastırılmıştır.
“el-Erbaîn”deki bu hadis-i şerifler; itikat, ibadet, ahlak ve dürüst muamele bakımından insanları olgunluğa erdirecek esasları içermektedir; çünkü bunlar, Resul-i Ekrem Efendimizin mübarek sözleridir. Bunun içindir ki bu eser, halkımızca daima takdir edilmiş ve sevgi ile okunup istifade edilmeye çalışılmıştır. Bugün de bu mühim eserden istifade edilmeye çalışılmaktadır. Zira isteyen herkes için kısa zamanda bu hadis-i şerifleri kolayca okumak ve öğrenmek imkânı, vardır.
Ahmet Naim merhumun da dediği gibi bu hadis-i şeriflerin bildirdiği genel kaideler (kurallar), hiçbir zaman eskimez. Bu hadis-i şeriflerin her biri için müstakil eserler yazılsa yeridir. Bu hadis-i şeriflerin bildirdiği yüce esaslara uyulduğu takdirde toplum hayatı bozulmaktan korunduğu gibi, fertler ve toplumlar dünya ve ahirette ebedî mutluluğa erişirler. Bu hadis-i şeriflerin bildirdiği esaslara insanlık âlemi, her zaman muhtaçtır.
İmam Nevevî’nin derlediği bu “el-Erbaîn” adlı esere kendisinden bir asır sonra gelen Hafız ve Fakih Zeynüddin Ebü’l Ferec Abdurrahman (öl. H. 795 ) on hadis-i şerif daha ilave etmiştir. Böylece elli hadis-i şeriften oluşan bu esere adı geçen müellif genişçe bir şerh yapmış ve eserine “Camiu’l Ulum ve’l Hikem” (Bilgileri, hikmetleri derleyen kitap) adını vermiştir.
İmam Nevevî’nin “el-Erbaîn” adlı eseri çok yararlı, bereketli ve mühim bir eserdir. Kendisinden çok yararlandığım bu eseri, yeniden dilimize çevirmeyi düşündüm ve çevirdim. Ebu’l Ferec Abdurrahman merhumun bu hadis-i şeriflere on hadis-i şerif ilavesi ile elliye varan bu esere —içinde yaşadığımız bu çağın sorunlarına da ışık tutan— on üç hadis-i şerif daha ilave ederek bunların sayısını atmış üçe çıkardım. İlave ettiğim hadis-i şerifler de “Cevamiü’l Kelîm”den ve sahih hadis-i şeriflerdendir. Okunduğunda görüleceği üzere bu hadis-i şeriflerin, lafızları (sözleri) çok kısa, özlü ve kapsamlıdır. Özellikle bu hadis-i şerifler, toplum hayatımızda karşılaşılan zorlukları aşmamızda bizlere ışık tutmaktadır.
Ayrıca bu atmış üç hadis-i şerifi, kısa açıklamalarla şerh ettim. Bunu yaparken hadis âlimlerimizin, fakihlerimizin bizlere bıraktıkları irfan ve kültür miraslarından yararlandım. Onların cümlesini, rahmet ve saygı ile anıyorum.
Bu çalışmayı yapmaktaki en büyük amacım, Cenab-ı Hakk’ın tevfikine mazhar olmaktır. Ayrıca Resul-i Ekrem (s.a.s.) Efendimizin, her zaman yeni olan bu güzel öğütlerini kolay anlaşılır bir üslup ile halkımızın istifadelerine sunmaktır. Hadis-i şerifleri açıklarken, beşeriyete, “en doğru, en emin ve en sağlam yolu gösteren Kur’an-ı Kerim’den” ayetler ile konuları izah etmeye çalıştım. Bugün İmam Nevevî ve benzeri âlimlerimizi ve diğer büyüklerimizi rahmet ve şükranla anmaktayız. Diğer taraftan içinde yaşadığımız bu çağda bütün insanlığın; hayat verici, huzur ve kurtuluş yollarını gösteren bu prensiplere her zamankinden daha çok muhtaç olduğu bir gerçektir. Bu hadis-i şerifler güzel ahlakın en üstün esaslarını da içermektedir. Onun için bu esere “İSLAM AHLAKININ ESASLARI” adını vermiş bulunuyorum.
Değerli okuyucularımızdan —özellikle konunun uzmanı olan kimselerden— ricamız: Elde olmayan sebeplerden dolayı herhangi bir hata olmuşsa bunları düzeltmeleri ve imkân olduğu takdirde yazar olarak bizi veya yayıncıyı haberdar etmeleridir.
Bu eserin hazırlanmasında emeği geçen kardeşlerimin hepsine teşekkür etmeyi bir görev sayıyorum. Cenab-ı Hak kendilerinden razı olsun.
Bütün güvenimiz Allah Teâlâ’yadır. İşlerimizi O’na emanet eder ve bu eseri rızasına uygun kılmasını O’nun kereminden dileriz.
Her türlü övgü O’na mahsustur, nimet de O’ndan, başarı ve kötülüklerden korunmamız da ancak O’nun tevfikiyledir. Cümlemize ve bütün âlem-i İslam’a tevfik vermesini, insanlığı Kur’an’ın nuru ile aydınlatmasını Cenab-ı Rabbi-l İzzet’in yüce dergâhından niyaz eyleriz. Âmîn.
Tevfik ve başarı ancak Allah Teâlâ’dandır.
Lütfi DOĞAN
Ankara