Bütün müslümanlarda olduğu gibi benim de son sekiz aydır zihnimi meşgul eden, kalbimi yoran hadiselerin başında Gazze geliyor.

Takip etmek bile dayanılacak gibi değil. 

Öyleki hiç harekete geçmez zannettiğimiz kimi vicdanlar bile harekete geçti; hiç tepki vermez dediğimiz çevreler tepki verdi.

Dünyanın öteki ucundan protesto için kendini yakanlar oldu…

Ama anlaşılması,izah edilmesi ve kabullenilmesi imkansız başka bir şey de oldu, oluyor:

Sadece aynı dinden değil aynı kandan aynı candan olanlar sessiz ve tepkisiz kalmaya devam ediyorlar. 

Hatta bir avuç kalan topraklarda kendilerine yetki, ünvan ve makam bağışlananlar siyonist zulme direnmek şöyle dursun âdeta destekliyorlar!

Sizin de benzer duygular yaşadığınız kanaatindeyim: İnsanlığın yüzkarası vahşi katillerin yaptığından daha fazla bu durum yaralıyor insanı. 

Kahrediyor!

Bedir İslam tarihinin en kritik eşiklerinden biridir:

Hicret eden sahabenin Mekke’de kalan eşyalarının da satılmak üzere Ebu Süfyan’ın kervanına katıldığını öğrenen Resulullah efendimiz (sav), kervanı takip etmek üzere yaklaşık 300 kişiyle çıkmış ancak durumdan haberdar olan Ebu Süfyan kervanın yolunu değiştirmiş; Müslümanlar kendilerinden üç kattan fazla olan müşriklerle savaşmak zorunda kalmışlardı. 

Yaşananlar Enfal Suresinin 41. ayetinden itibaren anlatıldıktan sonra, münafıkların tavrına dikkat çekiliyor. Müslümanların sayı ve imkan bakımından az olmasına bakarak her zaman yaptıklarını yapmaya başladılar:
“Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar, (Bedir’e giden müslümanlar için) “Bunları dinleri aldatmış!” diyorlardı. (Oysa) kim Allah’a güvenirse, şüphesiz ki Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.” (Enfâl, 49)
Tıpkı bugünkülerin söylediği gibi!

“Bunları dinleri aldattı!”

İmanın menfaat üzerine bina edilmesi münafıklık alametidir. 

“İnsanlardan kimi, Allah’a (imanla küfrün) sınır(ın)da kulluk eder. Kendisine bir iyilik dokunursa bununla  mutlu olur; ağır imtihana uğrarsa yüzü değişir (dinden yüz çevirir). O, dünya(sın)ı da ahiret(in)i de kaybetmiştir. Asıl apaçık kayıp (iflas) işte budur!” (Hacc, 11)
Konu biraz daha uzun yazmayı gerektiriyor.

Ancak özetlemeye çalışayım.  

Dünya ve dünyalıklarını putlaştırıp onlardan vazgeçemeyenler; vazgeçmeyi başaranlardan rahatsızlık duyuyorlar. 

Bugün Gazze’de olan tam olarak budur kanaatindeyim.