Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi ile insanlar günlük yaşamlarında çok çeşitlenen ve çoğalan seçenekler ile karşı karşıyadır. Bu seçenekler içerisinde insanlığa çok faydalı olabilecekler olduğu gibi insanın nefsine hoş gelen, ama kendisini ve zamanını zayi edecek eğlence görüntüsü ile süslenmiş, faydasız, boş veya zararlı olan seçeneklerde oldukça çoğalmış durumdadır. Bu ilgi ve dikkat çekici seçenekler karşısında insanın doğru seçeneklere yönelebilmesi, nefsini, iradesini doğru yönlendirebilmesi için çok güçlü, önemli ve değerli dertleri olması gerekir. Derdin hastalık, üzüntü, sıkıntı ve benzeri anlamları olsa da kastettiğimiz şey: yaşamın amacının farkında olmak ve bu amaca ulaşabilme noktasında ortaya çıkan zorlukları, sıkıntıları, arzulanan amaca ulaşabilme uğrunda değerli, hedefe yaklaştırıcı aşamalar olarak görerek derdinden zevk, güç alır hale gelmektir. Dert ve sıkıntıları aşabilme yolunda, neden ve niçin sorularına doğru, anlamlı cevaplar bulunması doğru bakış açısı geliştirme noktasında çok önemlidir.
Belirlenen hedeflere, ideallere ulaşmak için selim bir akla, sağlıklı bir zihin gücüne ve doğru düşünebilme becerisine sahip olmak da oldukça önemlidir. Büyük hedeflere ulaşma yolunda zorlukları göze almak ve bu zorlukları aşabilmek için gerekli olan gayret, azim duygusunu aktifleştirmeyi zorunluluk hissiyle değil içten gelen istek, arzu, heyecan duygularıyla aktif etmek hedeflere ulaşma yolunu oldukça kolaylaştırır. İnsanın özellikle düşünce becerisini kullanarak kendisinde oluşturduğu duygusal enerjinin kişiye fayda veya zarar verici hale dönüşmesi noktasında istek ve arzular, belirleyici gücüyle çok önemli bir etkendir. Çünkü zorunluluk, isteksizlik duygusu beyinde hissedildiğinde beyin; besleyici, harekete geçirici enerji üretmek, hedeflere yoğunlaşmak, çözümlere odaklanmak yerine; insana isteksizlik, acı-zarar veren bir his, enerji üretmekte, bu durum fizyolojinin kaçma, sakınma, acıya sebep olandan uzaklaşma gibi çalışmalar içerisine girmesine yol açmaktadır.
Böyle bir durumda kişi isteksizlik baskısı altında, zorunluluk olumsuz enerjisi altında o işi yapmaya çalışırken normalden çok daha fazla enerji harcamakta, dolayısıyla daha çok yorulmakta, olumsuz enerjinin sinirlerde yıpratıcı etki ortaya çıkarması sebebiyle hızlı psikolojik tükenmeler ortaya çıkmakta, insanlar yılgınlık, yorgunluk, bıkkınlık hissi içerisinde kalmaktadır. Bu durum sonucu insan, bir şekilde zorluğu aşabilse de, neticede bu başarı onun fizyolojik-psikolojik gelişimine vesile olmadığı gibi sonraki zorlukları aşma noktasında onda bir yetenek ve beceri gelişimine de vesile olmaz, bu durum insanı oldukça yıpratır. Netice olarak bu zorluğu aşmak insanda tecrübe, yetenek ve beceri oluşturmadığı için kişi benzer zorluklar yaşadığında hep yeni baştan, ilk defa karşı karşıya kalıyor gibi enerji harcamaya devam eder. Bu durum onu zaman geçtikçe daha çok yıpratır, insanda umutsuzluklar ortaya çıkartır ve onun hayatında karşısına çıkacak büyük zorlukları aşabileceği güç, beceri, birikim, tecrübe biriktirmesine engel olur. Böyle bir insan neticede ya başarısız olur veya çok enerji sarf etmesine rağmen işlerini asgari seviyede halledebileceği daha az başarılı bir hayat yaşamak ile karşı karşıya kalır.
Onun için doğru dertler edinmek, o yolda karşılaşılacak zorlukları aşk, heyecan, istek, arzu dolu duygular ile aşmaya çalışmak hem insanı geliştirir, güçlendirir, olgunlaştırır hem de huzurlu, başarılı, rahat bir yaşam sürmesine vesile olur. Hepimiz biliyoruz ki morali iyi olan, olumlu istek ve arzuları güçlü olan, sevdiği işlerle uğraşan kişiler bedensel-ruhsal sağlık olarak daha iyi ve güçlü olurlar.
İnsanın neyi dert edineceğini, nelere önem vereceğine, değerler sıralamasını nelerle oluşturacağına yönelik doğru kararlar alabilmesi için önemli şeylerden biri yetkin, nitelikli eğitim ile kazanacağı doğru bilinç ve farkındalıklardır. İnsan eğitimden, yeni bilgi-beceri edinmekten kopmadıkça, hayat boyu manevi duygularını aktif tutarak yeni farkındalıklar kazanmaya devam ettikçe özgüven duygusu da gelişerek zihni daha da aktif hale gelecek, kişi bu bilinçle doğru hedeflere çok daha büyük bir enerji ile yönelebilecektir.
Bilinçli farkındalık ile ortaya çıkan hedeflere ulaşma noktasında karşısına çıkacak zorluk ve engelleri aşmak için duyacağı istek ve arzular sayesinde: enerji harcadıkça yıpranmayacağı gibi bedensel-ruhsal gelişimini sürdürmüş olacaktır. Modern hayat yaşamı kolaylaştırıyor görüntüsü altında insanın motivasyonunu köreltmekte, uzun vadeli hedefler-planlar yapmasını engellemekte, insanların kapasite gelişimini, yetenek kullanımını zayıflatarak beceriler edinmesini engellemektedir. Bu durumun sonucunda insanlar küçük olaylardan bile psikolojik olarak aşırı etkilenmekte, yorulmakta, yıpranmakta, netice olarak da bu hal insanın güçsüzleşmesine, hayatta büyük sıkıntılar yaşamasına sebebiyet vermektedir.
Zamanımızda beyin bedenden daha fazla kullanılıyor görüntüsü olsa da bu görüntünün altında beynin etkin ve aktif kullanımı çok az gerçekleşirken, edilgen, dışarıdan yönetilen, pasif, tekrara dayalı beyin kullanımı arttığı için insanlarda beyin kullanma becerisi, beyin ve beden arasındaki denge ve uyum melekeleri her geçen gün zayıflamaktadır.
Düzenli yeni bilgi, ezber, beceri edinimi olmadığında; aktif beyin kullanımı da azaldıkça, akıllı telefon, akıllı cihazlar gibi araçlar ile tüm bilgilerimizi onlara depoladıkça, navigasyon-yapay zekâ içeren yazılım programları, uygulamalar ile işlerimizi gördükçe insanın yaratılışında var olan meleke ve beceriler de gelişememekte hatta zayıflamaktadır. Zihinsel ve fikirsel zayıflık arttıkça da günlük yaşamda ortaya çıkan basit meselelerden yaşanan olağan üstü hallere, karşılaşılan krizler, ortaya çıkan zorluklar kolay çözülememekte, bunun sonucunda basit problemler bile insan duygu ve düşünce dünyasında daha fazla yıpratıcı olmakta, ruhsal durumlar bundan olumsuz etkilenmekte, psikolojiler bu durum sebebiyle yaralar almaktadır.
Hayatın gerçek amaç ve gayelerinin farkında olmak, hayatı sadece an’ı, günü, haftayı, ayları, yılları bir şekilde iyi geçirmek değil bu dünyanın geçici olduğunun, ahiret hayatının ise sonsuz olduğunun bilincinde olarak bu dünya hayatını yaşamak gerekir. Bizleri yaratan Yüce Rabbimizin rızasını kazanmanın peşinde, iyi insan olabilmek, bu noktada sorumluluklarımızın farkında olarak doğru dertler edinmek, bu yolda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak insana dünyevi-uhrevi çok şeyler kazandıracaktır. Aynı zamanda yüksek ideal, dert ve gayeleri olan insanlar günlük problemlerden daha az etkilenmekte, duygusal süreçleri çok daha kolay yönetebilmektedir.
Bu dünyanın bir imtihan sahası olduğu bilinciyle, kazanmanın-kaybetmenin insanın elinde olduğu farkındalığıyla, doğru usul ve yöntemlere odaklanarak maddi-manevi kazanma odaklı dertler ve idealler oluşturmaya çalışmak işin en önemli aşamasıdır. Doğru dertler oluşturduktan sonra bu uğurda imkânların, nimetlerin farkında olarak istek, heyecan hisleri ile harcanan enerjilerin bizler için şifaya dönüşeceği bilinci ve farkındalığıyla gerekli istişareleri, çalışmaları yeni girdiğimiz hicri 1443. yılımızda yapabilmek dileğiyle, hicri yeni yılınızı tebrik ediyor, hakkımızda hayırlara vesile olmasını diliyorum.