İnsanların en önemli amaçları maksimum mutluluğa ulaşmaktır derken büyük filozof Farabi ne kadar güzel söylemiştir. Mutluluk öyle büyük bir amaçtır ki hiçbir amaca araç olamayacak kadar değerlidir. İnsanlar bir şey yaparken ya mutsuzluktan kaçmak için yaparlar veya mutluluk elde etmek için yaparlar. Ancak bilmeliyiz ki mutluluk doğru şekilde elde edilmeye çalışmazsa asla huzura dönüşmez. Huzura dönüşmeyen mutluluklar ya uzun sürmez ya da sonrasında bir sıkıntıya sebep olurlar. Mutluluğun kaynağı maddi şeyler olabilirken huzurun kaynağı genelde manevi şeylerdir. Dolayısıyla gerçek huzura ulaşabilmek için doğru ve sağlam bir inanç çok önemlidir.
İnanç, bir insanın hayatında olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyaç asla boşluk kabul etmez. Eğer insanlar doğru inanç esasları ile bu boşluğu doldurmazsa çok yanlış ve zararlı şeyler inancın yerini almaya, kişiye ve topluma büyük zararlar vermeye başlar. Hayat hiçbir alanda boşluk kabul etmez, inanç alanı ise asla boşluk kabul etmez. İnanç, insanın beden sağlığından ruh sağlığına, kendisiyle iletişiminden çevresiyle iletişimine kadar her bireyin ve yaşadığı toplulukların yaşam koşullarında çok büyük olumlu veya olumsuz etkiler ortaya çıkartır.
İnancın somut ve uygulanabilir hali olan din, tüm insanların ve toplumların olmazsa olmaz ihtiyacıdır. Din olgusu tarihte hep vardır ve dünya döndükçe var olmaya devam edecektir. Tarihte din konusu üzerinden doğru dini anlayışlar oluştuğunda toplumlar açısından çok büyük faydalar ortaya çıktığı gibi yanlış dini anlayışlar ortaya çıktığında da çok büyük sıkıntılar hatta şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Din, fıtri, asli bir ihtiyaç olduğu için yok edilmesi veya baskılanması tarihte hiçbir zaman mümkün olmamış ve gelecekte de mümkün olmayacaktır.
Bu kadar önemli olan dinin tarifine bakacak olursak din: akıl sahibi insanların kendi istek ve arzularıyla onları iyiliğe, doğruluğa ve iki cihanda saadete ulaştıracak ilahi bir kanundur. İnsanların istek ve arzularının ortaya çıkabilmesi için sahih dini bilgiye ihtiyaç vardır.
Günümüzde araştırmalar gösteriyor ki bütün dünyada dine yöneliş artmıştır. Bu durum artan ilmi araştırmalar ve din bilimlerinin gelişmesi ile her geçen gün daha da çoğalmış ve çoğalmaya da devam edecektir. Çünkü dinin toplumu ve insanları etkileme gücü her geçen gün daha da iyi anlaşılmakta, sosyal, kültürel, hukuki, siyasi, ekonomik, uluslararası olaylar ve insanların psikolojik durumları üzerinde inceleme ve araştırma yapanların bu durum ile ilgili tespitleri daha net ortaya çıkmaktadır.
Dünyadaki tüm hukuk sistemleri tek boyutludur, yani onların ödül ve yaptırımları sadece dünyevidir. Dini hukuk ise çift boyutlu tek sistemdir, yani dini kuralların ödül ve cezaları hem dünyevi hem uhrevidir. Hükümleri kişi öldükten sonra da devam ettiği için insanları çok daha dikkatli olmaya ve yaptıkları tüm işlerde daha fazla hassasiyete sevk eder.
Ülkemizde çok önemli kurumlar bulunmakta olup her bir kurum kendi alanlarında sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktadır. Ülkemizin en önemli kurumlarından bir tanesi “milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, İslam Dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” amacıyla kurulmuş, en hassas dönemlerde büyük görevler ifa etmiş Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
İslam’ın ana konuları Kur’an ve sünnet gibi sahih kaynaklarda açıkça belirtilmiş, Diyanet İşleri Başkanlığı bu ölçüler içerisinde hizmetlerini bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, toplum içerisinde hiçbir ayrım gözetmeden sürdürmüştür. Ayrıca Başkanlığın ülkenin birlik, beraberlik, sosyal barış ve huzura katkı sağlama gibi hayati önem arz eden görev ve sorumlulukları da bulunmaktadır.
Ayrıca ahde vefa, anne-baba ve diğer akrabalara iyilik, komşuluk hakkına saygı, emanete riayet, yardımlaşma, merhamet, doğruluk ve çalışıp helalinden kazanmak gibi çok önemli değerlerin toplum hayatında artması için çaba göstermektedir. Bu önemli çabalar ile başkanlık, sosyal barış, güven, sevgi, saygı ve huzura katkıda bulunmaktır. Çünkü din, yoldaki bir engeli, dikeni, kirliliği çevreye ve insanlara zarar verir düşüncesiyle kaldırıp temizlemeyi, insanlara faydalı olmayı imandan bir parça olarak kabul etmiştir.
Nitekim günümüzdeki uygulamada da görüldüğü gibi hayatın akışını sağlayan her aktivitenin bir yönüyle din ile ilişkisi bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu sorumlulukları kuruluşundan itibaren özenle yerine getirmeye çalışmıştır. Başkanlık bu hizmetleri yürütürken merkez teşkilatı, il ve ilçe müftülükleri yanında yurt genelindeki cami ve Kur’an Kursları vasıtasıyla konferans, seminer, panel, ders, eğitim, vaaz, hutbe, konuşma gibi vesilelerle insanlara sahih dini anlayışı en güzel şekilde ulaştırarak insanlığa hep önemli hizmetler sunmanın gayreti içerisinde olmuştur.
Yapılan bu güzel ve önemli hizmetlerin yanında önemli sayıda dini yayın çalışmaları, yurtdışı gönül coğrafyamızdaki Müslümanlara yönelik yürütülen hizmetler, hac ve umre organizasyonları gibi daha nice hizmetler başkanlıkça koordine edilmekte ve yürütülmektedir.
Ayrıca sosyal alanlarda, cenaze, hac, kurban, zekât, mevlit, dini programlar, aile, gençlik, engelli, bağımlılık, cezaevleri, huzur evleri, kimsesiz çocuklar gibi çok çeşitli ve önemli alanlarda gayretli hizmetlerini fedakâr din gönüllüleri vesilesiyle tüm ülke genelinde sürdürmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanlığı ile aynı anda kurulmuş, ikisi de hem ülkemizde hem dünyanın birçok bölgelerinde çok önemli hizmetler sunan kurumlardır.
Genel Kurmay Başkanlığı ülkemizin güvenlik ve huzurunu sağlama noktasında gerekli çalışmaları en güzel şekilde yerine getirirken, Diyanet İşleri Başkanlığı da ülkemizin manevi boyutuyla güvenlik ve huzurunu sağlama noktasında gerekli çalışmaları titizlikle yerine getirmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu kadar önemli iken birileri neden sürekli olarak profesyonelce uydurdukları yalan ve iftiralar ile sözde iyi niyetle yapıyormuş gibi yaparak! Diyanet Kapatılsın! Sloganları ile birçok farklı mecrada insanlara ulaşmaya ve onları diyanet hakkında olumsuz düşündürmeye çalışıyorlar. Bu konuda ellerine fırsat geçtiğini düşündükleri anda olumsuz yazılar yazarak, fazla sayıda yanlı mesajlar üreterek sosyal medyada gündem oluyorlar.
Acaba dini hassasiyetleri çok fazla olup her zaman ilgi ve samimiyetle dine, Diyanet’e her türlü desteği verdikleri halde Diyanetin yetersiz kaldığını ve başarısız olduğunu mu düşünüyorlar.
Yoksa dertleri bambaşka şeyler mi?
Yıl sonu yaklaşırken her bütçe görüşmeleri sırasında klasik hale getirdikleri Diyanete saldırı alışkanlıkları, tamamına yakını personel giderleri harcamalarını içeren, yetkililerin inisiyatif kullanma imkanları çok çok sınırlı bir bütçe için bir bardak suda fırtınaları koparıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki Diyanet İşleri Başkanlığı olduğu müddetçe bu ülkenin birliğini beraberliğini asla bozamayacaklardır. Biliyorlar ki güzel ülkemizin en ücra köşelerinde bile var gücüyle hizmet eden çok değerli din gönüllüsü, alanlarında yetkin samimi gayretli hocalarımız sayesinde farklı İslam Ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde mezhep çatışması, ırka dayalı bölücü çatışmaları körükleyemeyecekler, ülkemiz aleyhine çalışmalar üreten mihraklar projelerinde başarılı olamayacaklardır.
Biliyorlar ki Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz'a, deprem-sel gibi afetlerden Korona gibi hastalık salgınlarına kadar her kritik anda güçlü bir Diyanet İşleri Başkanlığı ve gönüllü personelleri faaliyete geçerek güzel ülkemizin birlik ve beraberliğine en büyük katkıları ve hizmetleri vermektedirler.
Özellikle son dönemde Diyanet İşleri Başkanlığının üzerine daha fazla gitmeleri, hatta çok değerli Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş Hocamızın ağzından çıkmamış sözleri kurdukları sahte hesaplar ile iftiralar atarak kendisinin söylemiş gibi yazmaları, kamuoyu sahibi gördükleri bazı kişilerce topluma yaymaya çalışmaları acaba tesadüfi midir!
Tabi ki kesinlikle hayır.
O zaman acaba neden diye sorarsanız en önemli sebebi Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda topluma nicelik ve nitelik açısından her geçen gün hızla gelişen çalışma alanlarıyla efsane hizmetlere imza atmasıdır.
Çünkü birilerinin Diyaneti dar alanlara hapsetmeye çalışmasına, personelinin hizmetlerini camiyle sınırlamaya çalışmalarına rağmen son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığının toplumun ihtiyaç duyduğu her alanda hizmet vermeye çalışması onları ciddi şekilde rahatsız etmeye başlamıştır.
Resmi nikâh kıyma yetkisinden, cezaevlerinde yürütülen manevi rehberlik hizmetlerden, gençlik alanlarındaki çalışmalara, hastanelerde hastalarımıza yönelik manevi destek hizmetlerinden dezavantajlı-engelli kardeşlerimize yönelik gerçekleştirilen özel eğitim, rehberlik hizmetlerine, aile ve dini rehberlik bürolarımız vasıtasıyla sıkıntılar yaşayan ailelerimize yönelik dini rehberlikten 4-6 yaş başta olmak üzere toplumun her kesimine yönelik yürütülen Kuran Kursu hizmetlerine kadar daha birçok alanda Başkanlığımızın hizmetler vermesinden neden olduğu anlaşılamayacak şekilde birileri ciddi olarak rahatsızlık duymaya başlamıştır. Bu durumun neticesi olarak ta maalesef hiç hoş olmayan yollara tevessül edilmekte, yapılan bazı çalışmaları yanlış yorumlayarak, fetva hatlarına art niyetli sorular sorarak kendilerine malzeme çıkarmaya çalışmakta, buralardan istedikleri malzemeleri bulamayınca iftiralar atarak Diyanet İşleri Başkanlığını zor duruma düşürmeye çalışmaktadırlar.
Aslında amaç, insanların doğru dini anlayışı elde ederek inançlarını sağlıklı bir şekilde yaşamalarının önüne geçmek, diyanetin itibarını zayıflatarak insanları dini bilgi açıdan alt yapıları yetersiz duruma düşürerek bu önemli fıtri ihtiyaçlarını gidermek için ehliyetsiz insanların ve grupların ellerine düşmelerini sağlamaktır. Bu şekilde din adına ortaya ciddi hatalar ve eksiklikler ortaya çıktıkça da inanca ve dine saldırılarını artırarak devam ettirme fırsatını bulacaklardır.
Çalışanlarının ve yöneticilerinin ciddi eğitimlerden geçtiği ve ciddi alan sınavlarından sonra görev aldığı, üst düzey, ehliyet sahibi kişilerin samimiyetle görev yaptığı güzide kurum Diyanet İşleri Başkanlığı her zaman verdiği fetva ve görüşleriyle doğruları ortaya koymuştur, yeni gelişmeler ışığında da bu gayretli çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir. Bu çalışmalar esnasında toplumun her kesiminden kişilerle çok farklı alanlarda istişareler yapmakta, kendisine ulaşan tüm fikir ve önerileri hassasiyetle ele alarak değerlendirmeler yapmaktadır.
Bu vesileyle iyi niyetle ama bilgi eksikliği sebebiyle eleştiri yapan hassasiyet sahibi kişileri kurum yetkilileri ile iletişime geçerek doğru bilgilere ulaşmalarını istirham ediyor, art niyetli olan insanların ise yaptıklarının hem kendilerine hem de topluma ciddi zararlar vermesi sebebiyle bu yanlıştan vazgeçmelerini önemle rica ediyoruz.
Farklı konu ve yazılarda yeniden buluşmak üzere sağlıcakla kalınız…