Ne güzel bir dua: “Allah’ım Hakk'ı hak olarak bilip Hakk'a ittiba etmeyi, batılı batıl olarak bilip batıldan içtinap etmeyi nasip eyle.”
Cenab-ı Hakk Fatır Suresinin 8. ayetinde, yaptığı kötülükleri güzel gören kimselerin durumunu şöyle anlatır:
“Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.” (Fatır 8)
Nefsinin, keyfinin, şehvetinin, arzu ve isteklerinin sürüklediği istikamette gidip başkalarının yolunu yanlış görenler oluyor.
Ayette hem böylelerinin yolunu kaybetmiş olduğuna hem de kendisi hakka meyletmeyeni zorla hidayete erdiremeyeceğimize işaret ediliyor.
İnsan üzülüyor haliyle.
Yolun üzerinde büyük, dipsiz bir kuyu ve o kuyuyu göremediği için adım adım o tarafa doğru yürüyen insanlar.
Ya da dağlardan kopup gelen selden haberi olmadığı için rahat yataklarında uyumaya devam edenler.
İnsan üzülüyor!
Tehlikenin büyüklüğünü ifade etmek istiyorsunuz.
Yolun üzerinde ellerinizi açarak haykırmak istiyorsunuz!
Elinizde megafonla bütün uyuyanları uyandırmak istiyorsunuz!
Tam burada Rabbimizin; “…kendini helak etme!” uyarısını ihmal etmemek gerekiyor.
Zorla güzellik olmuyor!
“Sen sevdiğini doğru yola ulaştıramazsın ancak Allah dileyeni (layık gördüğünü) doğru yola ulaştırır. O, doğru yola ulaştırılmış olanları iyi bilendir.” (Kasas, 56)
Hüzün, kalbi sarar ve sürekli hale gelirse insan iş yapamaz hale gelebilir.
Rabbimizin Peygamber efendimiz aleyhisselama uyarılarını bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Hayat devam ederken insanın sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir.
Her şeyi görüp bilen Rabbimiz var.
Kendisine inananları çok seven Rabbimiz.
Ona güvenmek ve hayırlısını ondan istemeye devam etmektir aslolan.