10. CÜZDEN BAZI MESAJLAR

ENFAL SÛRESİ

53- "...Allah, bir topluluğa lutfettiği nimetini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez..."

Yüüce Allah verdiği bir nimeti durup dururken geri almaz, zıddı ile değiştirmez.

Bazı insanlar Allah’ın hoşnut olmadığı bir şekilde değişir, öz değerlerine yabancılaşır, elindeki nimetin şükrünü yerine getirmez, nimetlerin Allah’ın lutfu olduğunu unutur, güç, servet, ilim gibi ilâhî nimetleri zulüm için kullanır.

Nimet, işte böyle değişen ve bozulan insanın elinden, onu veren Allah tarafından alınır; yerine mahrumiyet ve sıkıntı verilir.

63- "Müminlerin gönüllerini birleştiren de O’dur. Dünyanın bütün servetini harcasaydın onların gönüllerini birleştiremezdin..."

Gönüllere sevgi ve hidayet veren Allah'tır. İnsanoğlu ne kadar uğraşsa da kimseyi hidayete ulaştırma kudretine sahip değildir.

Mümkün olduğunca dinin güzelliklerini anlatır fakat sonucu Rabbinden bekler.

TEVBE SÛRESİ

18- "Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imüar edebilirler..."

Ayetteki imar etme ifadesi, mescidlere gereken ilgiyi gösterme, camiye devamlı olarak gitme, cami faaliyetlerini canlı tutma, istifadeli faaliyetlerle mescidleri ihya etme anlamlarına gelmektedir.

Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

“Bir kişinin sürekli camilere gittiğini gördüğünüzde onun inancına tanık olun!

(Tirmizî, Îmân, 8)

“Her kim sabah akşam camiye giderse, her sabah ve akşam gidişinde Allah ona cennette bir yer hazırlar.” (Buhârî, Ezân, 37)

24- “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.”

Hiçbir sevgi Allah sevgisinden ve O’nun değerli saydıklarından daha üstün görülmemelidir.

 Dünyevî istek ve bağların esiri olmaktan kurtulan insan gerçek özgürlüğe kavuşur.

Kâmil mümin, kimseyi Allah’ı sever gibi sevmez. Kimse için ibadetlerini geciktirip ertelemez.

Bütün sevgileri Allah için sevmekle anlamlı hale gelir.

40- “...Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına “Tasalanma! Allah bizimle beraberdir” diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale getirdi...”

Hicret yolculuğunda, Peygamberimiz (s.a.s) ve Hz Ebubekir’i arayan müşrikler mağaranın önüne geldiğinde, âyette işaret buyurulduğu üzere Hz. Ebû Bekir’in “Ey Allah’ın Rasûlü! Yaklaştılar, bizi görecekler!” sözü üzerine Hz. Peygamber “Tasalanma, Allah bizimle beraberdir” cevabını verdi.

Hz. Peygamber, tedbirlerin tükendiği yerde Allah’a olan güvenin yitirilmemesi gerektiğini bu  örnek tutumuyla bizlere göstermiştir.

Mümin, Allah’ın yardımından ümit kesmez; ümitsizliğe düşeceğini hissettiği anda Efendimiz’in bu ayette zikrettiği:

“Tasalanma, Allah bizimle beraberdir”

“Lâ tahzen innallâhe meanâ” sözünü  tekrar ederek feraha erer, ümitleri tazelenir.

Bilir ki Allah dilerse umulmadık yollarla başarı ve zafer gerçekleşir.

75- “Onların içinde öyleleri var ki, “Allah bize lütuf ve kereminden bahşederse biz de elbette hayır yolunda harcar ve iyi kimselerden oluruz” diye Allah’a söz vermişlerdi.”

 76- “Ama Allah onlara lütuf ve kereminden ihsan edince hemen cimrilik gösterdiler ve yüz çevirdiler, zaten yan çizip duruyorlardı.”

Sırf kendi çıkarı söz konusu olduğu durumda Allah’a yönelen, –beklentisine kavuşursa bunları– hayır yolunda kullanacağına dair Allah’a söz veren, kendilerine ilâhî bir lütufta bulunulduğunda ise hemen cimrileşen ve yüz çeviren kimseler sorumluluk bilincini ve kendilerine olan saygıyı yitirmiş insanlardır.

Sınavda olduğunu göz ardı eden insanoğlu, zaman zaman kendi sınav ortamını kendisi düzenlemek istercesine iyilik yapmayı kendisine belirli imkânların sağlanması şartına bağlar, iyilik yapmamak için bahaneler üretir.

Oysa imkânlar azken yapılan iyilik, imkânlar bolken yapılan iyilikten daha faziletlidir.

79- “Sadakalar konusunda müminlerden hem gönüllü olarak fazla fazla verenlere hem de daha fazla verecek bir şey bulamayanlara dil uzatıp onlarla alay edenlerle Allah da alay edecektir. Onlar için elem verici bir azap vardır.”

Kalplerine iman yerleşmemiş olan kişiler, maddî durumu iyi olmadığı halde elinden geldiğince hayır yarışına katılan fakat daha fazlasını yapamadıkları için üzüntü duyan müminlerle verdikleri miktarın azlığından dolayı alay ediyorlar ve “Allah’ın bu kadar sadakaya ihtiyacı mı var?” diyorlardı.

Allah Teâlâ, onların yaptıklarını karşılıksız bırakmayacak, dünyada, âhirette veya her ikisinde onları küçük düşürecek, cezalandıracak ve rezil rüsvâ edecektir.

(Bu metin DİB Kur’an Yolu Tefsiri isimli eserden istifade edilerek hazırlanmıştır.)