Peygamber Efendimizin (sav) nübüvvetten sonraki yaklaşık 23 yıllık hayatı, kıyamete kadar yaşayacak toplumlar için örneklerle doludur: Bedir zaferinden bir yıl sonra yaşanan ve galibiyetle başlayıp mağlubiyete dönüşen Uhud savaşı, bugünkü müslümanların da en temel problemlerinden birini bize anlatır.

“…Sonunda gevşeklik göstermiştiniz; (Allah) size sevdiğiniz (istediğiniz) şeyi gösterdikten sonra durum hakkında birbirinizle tartışmış ve isyan etmiştiniz. Dünyayı isteyeniniz de vardı; ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra denemek için (Allah) sizi onlardan geri çevirmişti. Yemin olsun ki sizi bağışlamıştı. Allah müminlere çok lütufkârdır.” (Âl-i İmrân, 152)

Ayet-i kerimede de ifade buyurulduğu gibi savaşın seyrinin mağlubiyete doğru değişmesinin sebebi dünyalıklara meyletmektir. 

“Cesetlerimizi akbabaların parçaladığını bile görseniz bulunduğunuz yerden asla ayrılmayın!” emrini unutan okçulardan bir kısmı Ayneyn geçidini terketmiş ganimet peşine koşmuştu. 

Sonra olanlar olmuş,içlerinde Hamza b. Abdulmuttalib (ra) de olmak üzere 70 şehit verilmişti. 

Sayıların bugünle kıyaslandığında az olmasına takılmamak lazım. 

Bugün de nefisle mücadelemizi; düşmanla mücadelemizi kaybettiren aynı sebeptir:

Dünyevileşme…

İki milyarlık islam aleminin her gün tüketildiğini sadece izlemekle yetinmesinin sebebi de aynıdır. 

Bugün Gazze’de; dün Bosna’da yarın başka bir yerde…

Dünyayı seviyoruz!

Mal,makam, şöhreti seviyoruz!

Rahatı seviyoruz. 

Süre bitip Azrail (as) çağırınca hepsini terketmek zorunda kalacağımız dünyalıklarımızı çok seviyoruz!

Sahi Ahirete iman, sonsuz hayat,cennet, cehennem, hesap, mizan gibi kavramlar gerçekte bize ne ifade ediyor?

Bugün Uhud şehitliğini ziyaret etmeyi nasip etti Rabbim!

Zihnimden geçenleri paylaşmak istedim.