Rahmetli babam da kullanırdı. Bir zincirle yeleğin düğmesine bağlı olur ve küçük cepte taşınırdı: Köstekli saatten bahsettiğimi anlamış olmalısınız.
Böyle köstekli saat kullanan hacı amca caminin önündeki bankta otururken oradan geçen bir delikanlı saatin kaç olduğunu sorar.
Hacı amca yeleğinin cebinden köstekli saatini çıkarır bakar ve “Vakit yakın evladım.” Der.
Delikanlının saati sormaktan kastıyla hacı amcanın anladığı farklıdır.
Hacı amca kendi dünyasında vakitten sadece namaz vaktini anlar.
Saati soran namaz vakti için soruyordur.
“Vakit yakın”. Evet gerçekten de vakit yakın. Namaz vakti de yakın hesap vakti de…
Hacı amcanın namaz vakti hassasiyeti Efendimiz (as)’in şu mübarek sözlerini çağrıştırıyor:
“Size hatalarınızı silecek derecelerinizi yükseltecek şeyleri göstereyim mi?”
buyurunca Efendimiz (as);
“Gösterir misin ya Resulallah?” diyor sahabe.
“Zorluklara rağmen abdest almak; mescide adımları çoğaltmak ve namazdan sonra diğer namazı beklemek” şeklinde üç hususu sayıyor Hz. Peygamber (sav).
Elbette kastedilen sadece namazla meşgul olmak değil. Namazı hayatın merkezine alarak günü planlamak.
İşlerini vakitlere dikkat ederek ayarlamak.
Bir vakti eda edince diğer vakit geçmesin diye kulağı ezanda olmak.
Namazları elinden geldiğince camide kılmaya gayret etmek.
Hastalık,soğuk gibi zorluklara rağmen güzelce abdest almak.
Peygamber efendimiz(as) mahşerde ümmetini abdest azalarındaki parlaklıktan tanıyacağını söylüyor.
Onun tanımasını kolaylaştıracak tedbirleri almak bizim görevimiz.
Kişinin eşinden dostundan,annesinden babasından, kardeşinden arkadaşından kaçacağı günde parıldayan el ayak, göz kulak ve yüzlerle Hz. Peygamber efendimize koşmak ne güzel!