Anadolu’da şehir şehir dolaşıp konferanslar veren bir araştırmacı/yazar arkadaşımız anlatıyor:
“Konferans vesilesiyle gittiğim, ziyaret ettiğim şehirlerde ilk yaptığım işlerden bir tanesi, bu şehirde hâli hatırı sorulacak, ziyaret edilip duâ ve tavsiyelerini alabileceğim bir büyük var mıdır? Duâsını alalım ve daha sonra işimize bakalım” diye düşünürüm. Bu alışkanlığımı adet haline getirmiştim. Yine bir şehire gittim ve karşılayanlara aynı minvâl üzere sorumu sordum.
Büyük biz zât olduğundan bahsettiler ve hemen vakit geçirmeden tarif edilen adrese gittik, içeriye girdik. Güler yüzlü pîr-i fâni bir zât bizi karşıladı. İçeri girdim ancak ilk olarak evde eşyanın azlığı, evde sanki taşınıyorlarmış gibi bir görüntünün olması dikkatimi çekti. Acaba dedim, bir yolculuk mu var? Merakla; “Efendim taşınıyor muydunuz, yoksa bir uygunsuz bir zamanda mı geldik?” diye sordum. “Hayır evlâdım, bunu nereden çıkardın?” dedi. “Yani efendim, etrafta görünürde hiç eşya filan yok gibi, şaşırdım, o yüzden sordum, bağışlayın!” dedim. İhtiyar amca bana dönerek, “e senin de yanında eşya filan yok” dedi. “Ama efendim ben yolcuyum, bir günlüğüne geldim, döneceğim” dedim. Bana şöyle mütebessim ve mânâlı bir edâ ile baktı ve: “Ben de yolcuyum evlâdım, belki bir gün, belki daha da az kalıp kalamayacağımı bilemiyorum!” dedi.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin; “Dünyada gurbette imişsin gibi ol. Ya da yoldan geçen bir yolcu gibi ol!” Buyurur ya… Hani yolculuğa çıkmış bir insan yorulup mola vermek için durup dinlendiği yerde, o konakladığı mevkiin nimetlerinden ne kadar istifade ediyorsa, o kadar istifade edip, yolun kalan kısmına güç biriktirmek gerekir.
Bizler uzun bir yolculuğa çıkmışız. Sonsuz olduğuna inandığımız, ebedîymiş, bitmez- tükenmez, hiç ölmeyeceğimiz bir yolculuğa çıkmışız. Bu uzun yolculuğumuz süresince dünyada kaldığımız müddet, çok ama çok kısa bir zamandır. Kur’an’ı Kerimin ifadesiyle;
“Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.” (Nâziât, 79/46)
“Yeryüzünde ne kadar kaldınız?” diye sorunca, iman etmeden gidenlere;
“Bir gün yada ondan biraz daha az bir zaman kaldık” (mü’minun.113) derler diye anlatır Kur’anı Kerim.
Bizler de yolcuyuz. İçerisinde bulunduğumuz hâl ve şart ne olursa olsun, yolun kalan kısmı için mutlaka hazırlık yapmamız gerekmektedir. Yarın yevm-i kıyamette bizi huzurlu ve mutlu kılacak ne varsa, onu azık olarak yanımıza almamızın gayreti içinde olacağız.