Kur’an, öncelikle içerdiği bilgilerin kaynağının Allah’a ait olduğunu kanıtlar.
İnsan, bu gerçeği kavradığı zaman hakikat kapısından adımını içeri atmış olur, diğer merak ettiklerini de içeri girdiğinde görme imkânı bulur.
“Ey peygamber! İşte bu anlatılanlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin!” (Hud, 49).
Nuh peygamberin yaşadığı çağdan tarihi bilgiler aktardıktan sonra Hz. Muhammed’e bir hatırlatma yapıyor. Bu bilgilere insanların kendi imkânlarıyla ulaşma imkânının olmadığını, insanlara kapalı ve sadece Allah’a mahsus bilgiler olduğunu söyler.
Kur’an’ın indiği çağda yaşayan ve halk içerisinde bilgi ve birikimiyle yer edinmiş seçkin insanlar Kur’an’ın verdiği bilgilere karşı onu boşa çıkartacak ve geçersiz kılacak bir tepki ortaya koyamamışlardır.
Bazen “Muhammed’in uydurmasıdır” diye itiraz etseler de, “Hadi siz de benzerini uydurun!” denildiğinde sus pus olmuşlardır.
Kur’an, üslup ve mana bakımından benzeri olmayan Allah’ın sözü yüce bir kitaptır. Bu yönüyle o kadar iddialıdır ki, indirildiği günden itibaren, insan ürünü olduğunu iddia edenlere, bir sûre kadar siz de uydurup getirin diye meydan okumuştur;
“İddianızda samimi iseniz ve Allah kelamı olduğu konusunda bir şüphe içinde iseniz onun benzeri bir sûre de siz getirin, Allah’tan başka herkesten de yardım alınız!” (Bakar, 23).
“Yoksa ‘Kur’an’ı Muhammed uydurdu’ mu diyorlar? De ki: “Eğer iddianızda doğru iseniz, o zaman onun benzeri bir sûre de siz getirin bakalım; Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de yardımınıza çağırın!” (Yunus, 38).
Aradan geçen on dört asır boyunca kimse Kur’an’ın meydan okumasına karşılık verememiştir.
Yıllarca değişik yöntemlerle Kur’an düşmanlığı yapanlar, güçleri yetseydi bir sûre uydurarak Kur’an’ın meydan okumasını boşa çıkartmaktan geri durmazdılar.
İslamofobi çalışmaları kapsamında, İslam’ı şiddet dini göstermek için örgütler kurdular. Silah ve savaş mühimmatları için nice harcamalar yaptılar.
İslam’ı yok etmek için tarihte sayısız haçlı seferler düzenlediler, canları ve malları gittiği halde bir sonuç alamadılar.
Halbuki bir sûre icad ederek Kur’an’ın meydan okumasına karşılık verseler, böylece Kur’an’ın Allah’ın sözü olmadığına insanları inandırır ve hedeflerine ulaşma noktasında işlerini kolaylaştırırdı.
Bu güne kadar yapamadıklarına göre, Kur’an’ın Allah sözü olduğu gerçeği her geçen gün kuvvetli olarak varlığını sürdürmektedir.
Hristiyanlık dinin kitabı incilin en yaygın dört farklı nüshası vardır.
Daha fazladır ama bu dört tanesi en meşhurlarıdır.
Allah (c.c.) Hz. İsa’ya bir tane incil göndermişti.
İncilin orjinal hali değiştirildiğinden Hz. Muhammed (s.a.s.) ile insanlığa yeni bir din göndermiştir.
Müslümanlar içerisinde birçok mezhep farklılığı olmasına karşın dünyada sadece bir Kur’an vardır. O da Hz. Muhammed’e (s.a.s.) indirilen Kur’an’ın aynısıdır. Bir noktası dahi değişmeden günümüze kadar gelmiştir.
“Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” (Hicr, 9).
Bin dört yüz küsür sene önce Kur’an’ın değiştirilemeyeceği Kur’an’da ilan edilip bu güne kadar hiç bir ilave ve eksilmeye maruz kalmadan bütün dünyada aynı ve tek bir kitap olarak varlığını sürdürmesi, onun Allah kelamı olduğunun en açık kanıtıdır.
“…koruyan...” şeklinde tercüme edilen kelimenin ayetteki Arapça karşılığı “hafız, لحافظون” sözcüğüdür.
Kur’an’ı ezberleyenlere de “hafız” denir. Yani hafız, Kur’an’ı ezberleyerek onu koruyan kişi demektir.
Kağıtlarda yazılı olan metinler üzerinde değişiklik yapılsa bile, zihinlerde yazılanlara kimse müdahale edemez. Dolayısıyla Kur’an, hem satırlarda yazılı halde, hem de zihinlerde ezberlenerek korunduğundan hiç bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir.
Akıl, sözleri ölçüp iyi tartsın diye insana bahşedilen büyük bir nimettir.
Kur’an, akla güvenir ve bütün sözlerin akıl süzgecinden geçirilmesini ister. Ateizm ve deizm gibi bilim ve akılla uyuşmayan inançlardan zihinleri temizlemek ve özgürleştirmek için Kur’an tek çıkış yoludur.
Çocukların temiz fıtratlarını ve zihinlerini korumak için Kur’an ile buluşturma mevsimi olan yaz kursları önemli bir fırsattır.
Anne baba ve din gönüllülerinin çocuklara kazandıracakları doğru din bilgisi, çocuklarda sevgi, saygı, merhamet, adalet, güven vb. insanlığın muhtaç duyduğu değerli duyguları yeşertecek tohum olacaktır.
Unutulmasın ki, mevsiminde toprakla buluşmayan tohum yeşermez.