Ramazan, insanlarda merhamet yolu olan kalp bağının güçlü olduğu aydır.
Fakirlerin, yetimlerin ve yoksulların kalplerine ulaşımın kolay sağlandığı rahmet ayıdır.
Bayram vesilesiyle insanlar toplanır, birbirlerine ikramda bulunur, büyüklerin ellerinden öpülür, küçükler hediyelerle sevindirilir, kavuşmak için kilometrelerce yol katedilir. Her gün görüştüğü, beraber olduğu kimselerle yıllarca görmemiş gibi sarmaş dolaş olunur kucaklanır.
İnsanlar özüne döner, annesinden doğduğu güne; kin, nefret, haset, düşmanlık gibi hisleri zihninden siler, bu hisleri sanki hiç yaşamamış gibi hayata bakar.
Oruç sayesinde, başkaların mallarını haksız kazançla gasp etmek bir tarafa, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için kendi alın teri ekmeğini yemekten kaçınır.
Anne baba, evlat, kardeş ve komşu haklarına özen gösterilerek "Müminler kardeştir" mesajının fiilen uygulandığı bir zaman dilimidir.
Çünkü ramazanda çok Kur’an okunur, terk edilen namazlar kılınmaya başlar, oruç tutulur ve teravihlerde buluşulup kaynaşılır. Hulasa Ramazanda oruçlu insan, Allah ile sıkı bir bağ kurar. Allah ile bağı sağlam olan insanların oluşturduğu toplumda ise birlik vardır, kardeşlik vardır ve sonuçta huzur ve barış vardır.
"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız." (Al-i İmran 103)
Kur’an, insanları tevhid inancında birleşmeye davet eder. Bununla da kalmaz, namaz ve hac ibadetlerinde olduğu gibi insanları bir araya toplayarak birbirleriyle kaynaşmalarını sağlar. Zekat ve sadaka gibi mali ibadetler de aynı amaca hizmet eder. Dolayısıyla inanç ve ibadetler, toplumsal barışın temel ahenk taşlarıdır. Farklı dil ve ırktan oluşan tolumların bir arada güven içerisinde yaşayabilmeleri İslam’ın din kardeşliğine verdiği önem sayesinde mümkün olabilir.
Allah’ın gökyüzünden uzattığı Kur’an ipine sarılmak, bölünüp barçalanmayı ve düşmanlığı bitirir. Aksi halde, Allah’ın ipi Kur’an’a sırt dönmek, tefrika ve bölünmeyi doğuracağından ateş çukuruna yuvarlanmak, kül olup yok olmak demektir.
Ramazanda oruçluların bol bol okuduğu Kur’an sayesinde oluşan dayanışma, kaynaşma, fitre ve zekat vererek gerçekleşen yardımlaşma insanlarda kardeşliği ve beraberliği gerçekleştirdiği ortadır.
Ramazandan sonra da Allah’ın ipine sarılmaya devam edilmeli, Allah ile kurulan bu bağın diğer zamanlarda da devam ettirilmelidir.
İslam öncesi Arap topumunda, dilleri aynı olduğu halde kabile ve güç savaşları nedeniyle kan ve göz yaşı eksik olmamıştı. İslam ile müşerref olduktan sonra ise insanca yaşadılar ve yaşadıkları çağa “Mutluluk Çağı” adını verdiler.
Aynı şekilde Anadolu coğrafyasında, din, dil ve ırkları farklı toplulukların huzur ve güven içerisinde yaşadıkları gibi hiç bir coğrafyada bu huzur ve güven oluşmamıştır.
Bütün bu hakikatler, Allah’ın ipi Kur’an’ın dünya ve ahiret mutluluğu için ne büyük bir nimet olduğunu göstermektir. Kur’an düşmanlığının arkasında yatan gerçek de, bizi birbirimize kenetlemesidir. Asıl hedef, özellikle bu milletin gücünü zayıflatıp kendilerine bağımlı kılmaktır. Dünyada birçok din vardır, kutsalları ve kitapları vardır. İneklere tapan toplumlar bile hiç göze batmazken, barıştan başka bir gayesi olmayan, ilim ve bilim ile yüzde yüz uyumlu olan Kur’an’a karşı sergilenen düşmanlığı iyi okumak ve anlamak gerekir.
Bireysel olarak Allah’ın ipi Kur’an’a sarılmak yetmez, hep birlikte sarılmak gerekir. Gelişi güzel, ya da belli bir zaman diliminde sarılmak da yetmez, sımsıkı ve hiç kopmadan yapışarak sarılmak gerekmektedir.
Çocuk konuşmaya başladığında ona Allah demeyi öğretin der Hz. Peygamber. 4-6 Kur’an kurslarına çocuklarını gönderen anne ve babalar ile değerler eğitimini veren öğreticiler, Allah’ın ipine yapışan neslin yetişmesinde katkıları büyüktür. Paylaşmayı seven, vatan ve mukaddesat heyecanını diri tutan, bölücü örgütlerin ağına düşmeyen bir neslin oluşması için çocukların, özgüven ve karekter aşılayan Kur’an süzgecinden geçirilmesi çok önemlidir.