“Salih amel”, Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak ve insanların yararına faydalı işler yaparak iyi kul olmak diye tanımlanır.
“İş” anlamındaki “Amel” sözcüğü, insanın hem davranış hem de söylemleri için kullanılır. “Salih” kelimesi de yararlı, dürüst demektir. Dolayısıyla salih amel, insanın ortaya koyduğu dürüst ve faydalı iş ve sözleridir.
Allah insanı ve kâinatı en güzel şekilde yarattı.
Yediğimiz çeşit çeşit meyve ve bitkilerdeki olağanüstü güzel görsellik ve lezzetler de, Allah’ın her şeyde güzelliğe önem verdiğini gösterir.
En güzel varlık olarak tanımladığı insanı, her türlü zararlı ve kötülüklerden korumak, inanç ve yaşantısında dosdoğru istikameti göstermek için Kur’an-ı Kerim’i göndermiştir.
Kur’an, insana yakışır ve değerini koruyan bir yaşam tarzı kazandırmak için vardır.
Her şeyi en iyi bilen, en güzel yaratan, denizde, karada, havada, hiç kimsenin bilemeyeceği sarp kayalıklarda ve yerin dibinde bulunan bütün canlıları görüp gözeten ve her türlü ihtiyacını eksiksiz bahşeden Allah, dürüstlük ve faydanın ölçüsünü de en iyi bilendir. O’nun yararlı dediği yararlıdır, zararlı dediği zararlıdır.
Yüze yakın ayette “iman ve salih amel” birlikte zikredilmiş. Salih amelin, imanla birlikte bu kadar tekrar edilmesi, iş ve davranışta dürüst ve faydalı olmanın imanla sıkı bir bağı olduğuna, biri olmadan diğerinin kıymetinin olmadığına dikkat çeker.
İş ne kadar düzgün ise iman da o kadar sağlam; İman ne kadar gerçekçi ise, yapılan iş de o kadar düzgün demektir. Öz bir ifadeyle belirtmek gerekirse; Mümin’in işi, imanının aynasıdır.
Namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri yerine getirmek, adaletli olmak, ölçü ve tartılarda dürüstlük, yetim ve yoksulları kollayıp gözetmek, anne-baba ve yakın akrabaya iyilik yapmak, komşularla iyi geçinmek gibi Allah’ın emirlerini olması gerektiği şekilde yerine getirmek; yalan, hile, aldatmak, sahtekârlık ve hırsızlık yapmak, rüşvet almak-vermek, faiz yemek gibi yasaklardan kaçınmak salih ameldir.
“İman edip amel-i sâlih işleyenlere ne mutlu! Onların sonunda varacakları yer ne güzel!” (Ra‘d, 29).
“Kim sâlih bir amel işlerse kendi iyiliğine, kim de kötülük işlerse kendi aleyhine işlemiş olur” (Casiye, 15).
İman, güven veren ve kimseye eziyet etmeyen bir topluluk inşa eder. Bu da, iş ve davranışlarda Allah’ın ölçü olarak koyduğu salih amel çizginde yürümekle gerçekleşir.
Mütahitlik işinde Allah’ın istediği salih amel, binayı sağlam yapmaktır.
6 Şubatta yaşanan depremde de görüldüğü üzere, Allah’ın kanunu olan deprem ve salih amel ölçüsü dikkate alınarak inşa edilen yapılar ayakta kaldı, dikkate alınmadan inşa edilenler ise enkaza dönüştü. İnanç ve ibadet konusunda da Allah’ın istediği salih amel ölçüsü vardır.
Yani sözde iman etmek yetmez, iyi iman etmek gerekir. Sadece Allah’a kulluk ve sadece O’ndan yardım isteme esasına dayalı iman, iyi imandır.
Oruç tutmak, aç susuz kalmaktan ibaret değil, yalan söylemekten ve işlerine yalan bulaştırmaktan da kendimizi tutmamız gerekir.
Namaz kılmakla birlikte, her türlü kötülüklerden de uzak durmalıyız.
Malının bir kısmını fakire zekât verirken, gösterişten ve başa kakarak rencide etmekten sakınmalıyız.
Dolayısıyla, gelişi güzel yapılan binanın durumu ne ise, gelişi güzel yapılan ibadetin ve inancın durumu aynıdır.
Allah Resul’üne sorarlar:
“En hayırlı insan kimdir?”
Hz. Muhammed (sas) şöyle cevap verir:
“Ömrü uzun ve ameli (işleri ve sözleri) güzel olan kimsedir.” (Tirmizî, Zühd, 21)
Allah (cc) da Kur’an-ı Kerim’inde buyurur ki:
“İMAN edip dünya ve âhiret için SALİH AMEL (yararlı işler) yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler dışında bütün insanlar zarardadır. (Asr,1-3)
Allah şekle değil, kalplerdeki imana ve yapılan işlere bakıyor.” (Müslim,Bire,34)